Erken Aşama Teknoloji Sahipleri/Girişim ve Girişim Adayları için Fikri Mülkiyet (IP) Sorunları: TTGV Tohum Programı

15 Nisan 2025

Erken Aşama Teknoloji Sahipleri/Girişim ve Girişim Adayları için Fikri Mülkiyet (IP) Sorunları: TTGV Tohum Programı

ESRA KAYA

TTGV Öncül Proje Programı Program Uzmanı

 

Girişimcilik dünyasında iyi bir fikre sahip olmak tek başına yeterli değil. O fikri korumak, geliştirip ticarileştirmek ve sürdürülebilir bir hale getirmek gerekiyor. İşte burada fikri mülkiyet (IP) hakları devreye giriyor. Ancak birçok erken aşama girişim için fikri mülkiyet yönetimi genellikle ikinci planda kalıyor. Finansman, ekip kurma ve ürün geliştirme gibi acil konular öncelikli olduğu için IP süreçleri çoğu zaman göz ardı ediliyor. Oysa IP haklarını baştan doğru bir şekilde yönetmek, girişimin uzun vadeli başarısını garanti altına almak için kritik bir adım.

Biz de TTGV olarak, akademik dünyada geliştirilen yenilikçi teknolojilerin sanayiyle buluşmasını hızlandırmayı hedeflediğimiz Tohum Programı ile bu süreci destekliyoruz. Programın bir parçası olarak 2023’te tasarladığımız, 2024’te ise ilk pilot sürecini başlattığımız bu modelde, IP’nin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Aslında zaten bildiğimiz bir konuydu, ancak sahada çalışırken IP süreçlerinin ihmal edilmesinin nasıl büyük sorunlara yol açtığını çok daha net fark ettik.

Fikri Mülkiyet Neden Bu Kadar Önemli?

Bir girişimcinin ya da teknoloji sahibinin en büyük varlığı, sahip olduğu yenilikçi fikirler ve teknolojisidir. Ancak bunları koruma altına almazsa, piyasaya sunduğu anda başkaları tarafından kopyalanma riskiyle karşı karşıya kalabilir. Özellikle patent sürecini erteleyenler, yatırımcı görüşmeleri sırasında ya da pazara açılma aşamasında büyük risklerle karşılaşıyor.

Örneğin, Tohum Programı kapsamında çalıştığımız akademik projelerde birçok teknoloji sahibinin patent sürecini ya ihmal ettiğini ya da çok geç ele aldığını gördük. Halbuki bir girişim, yatırımcıyla ilk görüşmesini yapmadan önce bile fikri mülkiyet stratejisini belirlemeli ve en azından temel koruma mekanizmalarını devreye sokmalı.

Bir diğer kritik nokta da üniversite-sanayi iş birliklerinde hak sahipliğinin belirsiz olması. Akademisyenler ve sanayi temsilcileri ortak projelerde çalışırken, IP haklarının kime ait olduğu net olarak belirlenmezse, ilerleyen süreçlerde ciddi hak kayıpları yaşanabiliyor. Program kapsamında yaptığımız ön görüşmelerde, bu sorunun ne kadar yaygın olduğunu gözlemledik.

IP Yönetimi: Girişimler Nerede Hata Yapıyor?

Fikri mülkiyet süreçlerinde sık yapılan hatalardan bazıları şunlar:

  • IP konusunu “ilerleyen aşamalarda hallederiz” diyerek ertelemek
  • Patent başvurusu yapmadan yatırımcılarla ya da potansiyel iş ortaklarıyla fikirlerini paylaşmak
  • Çalışanlarla veya ortaklarla net IP anlaşmaları yapmamak
  • Üniversite-sanayi iş birliklerinde hak sahipliğini açık bir şekilde belirlememek
  • IP portföylerini düzenli olarak gözden geçirmemek

Bu noktada biz, Tohum Programı kapsamında erken aşamadaki girişimlerin fikri mülkiyet bilincini artırmaya çalışıyor ve süreçlerini nasıl daha güvenli hale getirebilecekleri konusunda onlara rehberlik etmeye çalışıyoruz.

IP Haklarını Korumak İçin Neler Yapılmalı?

Öncelikle, girişimin ya da teknoloji sahibinin geliştirdiği teknolojinin hangi fikri mülkiyet mekanizmalarıyla korunabileceği netleştirilmelidir. Her teknoloji için en uygun koruma yöntemi farklı olabilir. Eğer bir buluş söz konusuysa, patent sürecinin erken aşamada başlatılması gerekir. Patent, teknolojinin belirli bir süre boyunca yalnızca patentleyen kişi(ler) tarafından kullanılmasını ve üçüncü tarafların izinsiz kullanımını engelleyen yasal bir koruma sağlar. Ancak, her yenilik patentlenebilir olmayabilir.

Eğer teknoloji patent korumasına uygun değilse, alternatif olarak ticari sır yönetimi devreye girebilir. Örneğin, ürünün arkasındaki algoritma, üretim yöntemi veya kimyasal bileşen gibi unsurlar gizli tutulması gereken değerli bilgilerse, bunların korunması için çalışanlar ve iş ortaklarıyla gizlilik sözleşmeleri yapılmalı, bilgiye erişimi sınırlayan iç süreçler oluşturulmalıdır. Bazı durumlarda, patent almak yerine teknolojiyi ticari sır olarak saklamak, rekabet avantajını korumanın daha etkili bir yolu olabilir.

Bu nedenle, teknoloji sahipleri geliştirdikleri yenilik için erken aşamada patent başvurusu yapıp yapmayacaklarını veya bilgiyi ticari sır olarak mı saklayacaklarını belirlemeli ve buna uygun bir fikri mülkiyet stratejisi oluşturmalıdır. Tohum Programı kapsamında değerlendirdiğimiz akademik tabanlı, lisanslanabilir teknolojiler için piyasa gereksinimlerine uygun fikri mülkiyet stratejileri oluşturmak amacıyla, her teknolojiye özel atanmış bir alan uzmanı ve fikri mülkiyet uzmanının rehberliğinde çalışıyoruz.

Patent süreçlerinin erken aşamada başlatılması da bir diğer önemli konu. European Patent Office’in 2023 yılında yaptığı bir araştırmasına göre, erken aşamada patent başvurusu yapan girişimler, yatırım süreçlerinde çok daha hızlı ilerliyor. Bu durum, yatırımcıların fikrin korunmasına verdiği önemin açık bir göstergesi. Patent almak her zaman gerekli olmasa da en azından fikrin korunması için hangi adımların atılması gerektiği üzerine stratejik bir plan yapılmalı.

Ayrıca, fikri mülkiyet haklarının düzenli olarak gözden geçirilmesi gerekiyor. Patentlerin süresi, yenilenme gereklilikleri ve koruma kapsamı takip edilmezse, teknoloji sahipleri IP haklarını farkında olmadan kaybedebilir. Tohum Programı’nda bu sürecin düzenli olarak ele alınmasını ve IP varlıklarının güncellenmesini sağlamayı hedefliyoruz.

Bunun yanı sıra, girişimler ve teknoloji sahipleri çalışanları ve iş ortaklarıyla yaptıkları anlaşmalarda fikri mülkiyet konusunu baştan netleştirmeli. Ortaklık veya iş birliği süreçlerinde IP haklarının kimde olacağı belirsiz bırakıldığında, ilerleyen dönemlerde ciddi anlaşmazlıklar yaşanabiliyor. Bu yüzden IP haklarının başlangıçta yazılı olarak tanımlanması, olası riskleri en aza indiriyor.

Tüm bu süreçler düşünüldüğünde, fikri mülkiyet haklarını korumak girişimler ve girişimci adayları için bir lüks değil, işin sürdürülebilirliği açısından bir zorunluluk. IP süreçlerini doğru yönetenler, yatırımcılar nezdinde daha güvenilir bir konumda bulunuyor ve rekabet avantajlarını koruyabiliyor. Bu nedenle, her girişimci fikri mülkiyet konusunda bilinçli hareket etmeli ve sürecin en başından itibaren doğru adımları atmaya özen göstermeli.

Girişimler İçin IP Koruması Bir Lüks Değil, Zorunluluk

Fikri mülkiyet haklarını korumak, girişiminizin geleceğini güvence altına almak anlamına geliyor. Eğer bir girişiminiz ya da teknolojiniz varsa, fikri mülkiyet stratejinizi oluşturmak için bir IP danışmanına veya avukata danışmanız kritik bir adım olabilir. Mevcut IP varlıklarınızı gözden geçirerek, eksik noktalarınızı belirlemeniz, girişiminizin ilerde karşılaşabileceği risklerden korumanın en önemli adımlarından biri olabilir.

Biz de Tohum Programı kapsamında erken aşama teknolojilere bu bakış açısıyla yaklaşıyor, her süreçten önce IP haklarını korumak için neler yapabileceğimizi araştırıyoruz. Girişiminiz için fikri mülkiyet haklarınızı korumak ve doğru IP stratejisini belirlemek rekabet avantajınızı sürdürebilmenin en önemli yollarından biri.

 

TTGV e-bültenine katılmak ve bizden haberdar olmak için kayıt olabilirsiniz.